Kahramanmaraş merkezli son yaşanan büyük depremlerin ardından riskli binaların kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yıkılıp yapılması hız kazandı.
Saha incelemelerinde, yapılaşmanın özellikle en yoğun olduğu İstanbul’da 1,5 milyon riskli yapı olduğu ifade ediliyor. Bir çok yerde belediyelerle anlaşan hak sahipleri, ev ve işyerini depreme dayanıklı yapılara dönüştürmek için yıkıp yeniden inşa ettirirken, bazı yerlerde ise güçlendirme yoluna gidiliyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak, muhabirlere, daha çok kat fazlalığı olup imar izni olmayan yapılarda güçlendirmenin tercih edildiğini söyledi.
Onarım ve güçlendirme işlemlerinin biraz daha ayrıntı ihtiva ettiğini, daha iyi mühendislik bilgisi ve ustalık gerektirdiğini belirten Koçak, “Eğer binanız çok eskiyse, yani yapımı 30 yılı geçmiş bir binaysa, korozyon varsa, diğer özellikleri depreme dayanıklı olmayan bir nitelikte dayanımı yetersiz ise bu tür binaları güçlendirmek yerine yıkıp yeniden yapılmasını daha çok tercih ediyoruz.” dedi.
Koçak, ufak tefek arızalarının olması ve yapım teknikleri açısından çok risk teşkil etmemesi, bazı küçük oynamalar ve güçlendirmelerle risksiz, depreme dayanıklı hale getirilebilmesi durumunda ise güçlendirmeyi de tavsiye ettiklerini kaydetti.
“GÜÇLENDİRME EN ÇOK, ŞİŞLİ VE BEŞİKTAŞ’TA”
Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde güçlendirme yapmak isteyenlerin gerekçelerinin başında imar fazlalığı geldiğine dikkati çeken Koçak, şöyle devam etti:
“Diyelim ki binanız 7 kat, ama imar durumu 4 kat. Bu durumda insanlar güçlendirme yapmak zorunda kalıyorlar. Şişli’yi, Beşiktaş’ı buna örnek verebiliriz. Oralarda imar 1 kat indirildi. Dolayısıyla mevcutta 5 kat olan imarlar 4 kata düşünce vatandaşlar o 1 katın parasını da ödemek zorunda kalıyor. Yıkıp yeniden yapsalar 1 kat kaybedecekler. Bundan dolayı güçlendirmeyi tercih ediyorlar. İyi bir planlamayla buradaki insanların önü açılabilir. Eski imarların korunması halinde burada yaşayan insanlar da binalarını güçlendirmek yerine yıkıp yeniden yapacaklardır. Hem daha modern bir bina üretmiş olacağız. Dünün koşullarına göre daha teknik malzemeler kullanılmış olacak. Daha modern malzemeler kullanılmış olacak ve bina için daha iyi olacak.”
Binanın eski ve riskli olması durumunda güçlendirme yapma maliyetinin, binanın normal şartlarda yıkıp yeniden yapma maliyetine yaklaştığını vurgulayan Koçak, “Çünkü ince işler çok binada. Kaba inşaatlar durmuş halde gözükse bile orada esas olan ince maliyetler. Yani sıvası, parkesi, boyası gidiyor binanın. Dolayısıyla bunları yapmak zaten çok pahalı. Çok yüksek maliyetleri buluyor. İşler yarım kalıyor. Ama imar durumu, kat mülkiyet sorunları çözülürse bu binalar yıkılıp yeniden dönüşüm sağlanabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM” VURGUSU
Ali Koçak, özellikle yapılaşmanın ve ticaretin en yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nde yapılması gereken çalışmanın “kentsel dönüşüm” olduğunun da altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ama alansal dönüşüm ya da yerinde dönüşüm olmalı. Eğer bu insanların canını kurtarmak istiyor isek o zaman biz şu an için fazlalıklara bakmadan insanlara bir şekilde yerinde dönüşüm izni vermek gerekiyor. İyi bir planlama yaparak binaları bölge bölge dönüştürebiliriz. Önce geçici barınma alanları üretip, buradaki insanları binaları bitene kadar deplase edip sonradan kendi binalarını yıkıp yeniden yaparak o insanları tekrar eski yerlerine taşımak gerekir. Ancak bu şekilde biz İstanbul’u, Marmara’yı kurtarabiliriz.”